Header Ads

Breaking News
recent

Eli Eli! Lama Sabaktani? (I)

Tanrı-İnsan ilişkisi üzerine I

Eli, Eli! Lama sabaktani? İnsanın Tanrı'yla olan ilişkisini  en iyi anlatan ve özetleyen çığlıktır belki de bu. Bu çığlık Arami dilindedir ve "Rabbim, Rabbim! Beni neden yalnız bıraktın?" gibi bir anlamı vardır.

Özgün hikaye Yeni Ahit'te geçer. Eski Ahit'teki öngörüde olduğu gibii, Meryemoğlu İsa, Fısıh Bayramında Kudüs'e bir katırın üstünde girer ve kendisinin, kitapta geçen İsrailoğuları'nın yeni kralı olduğunu söyler. Bayramdan dolayı her yer hacı kaynamaktadır ve herkes biraz şaşkın biraz öfkeli, olanları izlemektedir. Kalabalığın arasından "Hoşianna" diye bağıranların olduğu da geçer kaynaklarda; "Hoşianna" İbranice bir ifade ve "Kurtar" anlamına geliyor ve genelde İsrailoğlu krallarına hitaben söyleniyor. Her çağda olduğu gibi, o zamanda da saf hislerle "kurtarıcı" "Mesih" ya da "seçilmiş kişi" bekleyenler var belli ki. Tabii ki, Katır üstündeki kral tipik bir kral figüründen oldukça uzaktır. Fakat bu şekilde olması gerektiği Eski Ahit'te yazmaktadır.

İsa, kalabalığa yaklaşmakta olan yıkımdan bahseder ve yöneticileri açıkça uyarır. Daha sonra, geceyi geçireceği Bethany'e geçer. Burası, gene adı Yeni Ahit'te geçen Lazarus ve kardeşlerinin yaşadığı ve meşhur Zeytin Dağı'nın eteklerinde kurulmuş küçük bir köydür. İsa geceyi burada geçirir ve sabah olunca tekrar şehre inmek için yola çıkar ve bir süre sonra yol üstünde bulunan bir incir ağacına rastlar fakat ağaca yaklaşınca ağaçta meyve olmadığını görür ve "Bir daha meyve vereme!" diyerek ağaca lanet okur. Bu olayı araştırırsanız, İslam araştırmacıları gibi, Hristiyan dünyasının okur-yazarları da incir ağacının kökünden girip dalından çıkarlar ve kutsal metinlerini ve dolayısıyla Tanrılarını haklı çıkarmak için sayfalar süren açıklamalarda bulunurlar. Kimse de demez ki "İsa'nın kan şekeri düşmüş ve sinirlenmiş." Anlayacağınız gibi, incir ağacına lanet okuma ayrı bir konu.  

İsa Kudüs'e varınca tapınağı temizler ve Kudüs'ün kaderine ağlar. Daha sonra geceyi geçirmek üzere tekrar Bethany'e döner. Ertesi sabah tekrar yola koyulur ve bir gün önce lanetlediği incir ağacının yanından geçer ve ağacın kökten dala kupkuru kesilmiş olduğunu görür. Yola devam eder. Kudüs'teki tapınağa vardığında artık buranın sahibidir ve düşmanlarına lanetler yağdırır. Durumun ciddiyetini anlamaya başlayan Romalılar müdahil olurlar ve havarilerin arasında bulunan Yuda ile, İsa'nın sonunu getirecek bir anlaşma yaparlar. Bir kese altın karşılığında yapılan bu anlaşmaya göre, Yuda, Romalılar İsa'yı yakalamak için geldiklerinde onu yanağından öpecektir ve böylece Romalıların onu tanımalarını sağlayacaktır.  

İsa tekrar Bethany'dedir. İki gün sonra Peter ve John'u Fısıh Bayramı yemeğiyle ilgilenmeleri için görevlendirir. Akşam 12 havarisiyle beraber yemeğe oturur. Bu yemek tarihe "son akşam yemeği" olarak geçer ve Batı sanatında çok önemli bir yeri vardır; bu yemek; tablolar, freskler ve heykellerle ölümsüzleştirilmiştir. Uzun bir yemek masasının tam ortasında İsa oturmaktadır, sağında ve solunda ise havarileri. Yemek devam ederken, kendisi için ölüme bile gidebileceğini söyleyen Peter'a dönüp şunları söyler: "Bu sabah daha horoz ötmeden, üç kez beni tanımadığını söyleyeceksin."

Devamı...

No comments:

Powered by Blogger.